Sıcak bir olayın tam kalbinde, başı ve sonu görünmeyen toplumsal bir hareketin, bir direnişin ortasında, hem direnen hem de belgeleyen olabilmek mümkün müdür? Bütün bir ülkeyi etkileme ve değiştirme ihtimali olan bir toplumsal patlamanın ve uyanışın içinde bir taraftan aktif rol oynarken, bir taraftan da dışında durup, bir belgeselci mesafesinden yorumlamaya kalkışmak inandırıcı mıdır? Belgeseller, yaşadığımız sokakların ve hayatların aynasıysa eğer, belgeselci daha önce hiç deneyimlemediği, araştırmadığı, okumadığı, dinlemediği bir hikayenin içinde ve daha önce hiç geçmediği bir sokakta yolunu yordamını nasıl bulur?
Türkiye tarihinin en görkemli sivil ayaklanmalarından biri olan Gezi direnişi üzerine yapılan ‘Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek’ belgeseli hakkındaki bu sunumda yönetmen Reyan Tuvi, belgeseli çekerken yaşadığı deneyimleri ve ikilemleri paylaşacak, bir direnişin belgeselini çekerken, farklı ortam ve koşullarda bir ifade biçimi olarak belgeselin de direnişine değinecek. Yurtiçi ve yurtdışı festivallerde gösterilen belgesel, bu toprakların mozayiğini oluşturan ve Gezi’de yerini alan farklı yaşam tarzlarına ve ideolojilere sahip karakterlerin, kaderlerini değiştirme içgüdüsüyle, yeryüzünü nasıl hayal ediyorlarsa Gezi’de de öyle bir dünya kurmak için verdikleri mücadeleyi anlatıyor.